Türkiye bitki cenneti

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin 3 binin üzerinde endemik (başka yerde yetişmeyen, yöreye özgün) bitkisiyle bir cennet olduğunu, bu cennetin iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Türkiye’de yetişen 10 bin bitki var. Ülkemizin 13 katı büyüklüğündeki Avrupa kıtasında Türkiye’den az, 2 bin 500 endemik bitki var. Kıymetini bilelim” dedi.
GTHB Personel - Şubat 7, 2017 8:24 am

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin 3 binin üzerinde endemik (başka yerde yetişmeyen, yöreye özgün) bitkisiyle bir cennet olduğunu, bu cennetin iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Türkiye’de yetişen 10 bin bitki var. Ülkemizin 13 katı büyüklüğündeki Avrupa kıtasında Türkiye’den az, 2 bin 500 endemik bitki var. Kıymetini bilelim” dedi.

Bayraktar yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütüne göre 20 bin civarında tıbbi, aromatik bitkinin 4 bininin yaygın şekilde kullanıldığını, 2 bininin ticaretinin yapıldığını belirtti. Dünya nüfusunun beşte dördünün geleneksel tıbbı ve tıbbi bitkileri kullandığına dikkati çeken Bayraktar, Türkiye’nin tıbbi, aromatik bitkilerde çok zengin bir ülke olduğunu bildirdi. Bitkisel ilaç, bitki kimyasalları, gıda ve katkı maddeleri, kozmetik ve parfümeri sanayi girdilerini oluşturan pek çok bitkisel ürünün Türkiye’nin zengin florasını oluşturduğunu belirten Bayraktar, şunları kaydetti:
“Türkiye’nin çok çeşitli iklim kuşaklarını barındırması, mikro iklim bölgelerine sahip olması, dağlık yapısı, sulak alanlarıyla çok zengin bir florası var. Floranın zengin bitki türü ve çeşitliliği nedeniyle doğadan toplanan ve kültürü yapılan tıbbi ve aromatik bitkiler açısından büyük bir ekonomik potansiyele sahibiz. Yalnız potansiyelimizi iyi kullandığımızı söyleyemeyiz. Dünyada tıbbi aromatik bitki ihracatı yapan 110 ülke içinde 18’nci sıradayız. Yıllık 25 milyar dolarlık pazardan sadece 158,4 milyon dolar pay alıyoruz. Potansiyelimizle bu rakamın çok çok üzerinde ihracat yapabiliriz. Milyar dolarlık ihracat rakamlarına ulaşabiliriz. İhracatımızda kekik, defne ve haşhaş öne çıkıyor. Kekik üretim ve ihracatında dünya lideriyiz. İşlenmemiş olarak 61 ülkeye, işlenmiş olarak 74 ülkeye kekik ihracatı yapıyoruz. 2015 yılında 55,7 milyon dolarlık kekik ihracatı gerçekleştirdik. Kekik ihracatını daha çok ABD, Almanya, İtalya, Kanada, Polonya, Hollanda, Belçika, Kanada, Güney Afrika Cumhuriyeti, Fransa, Japonya ve Avustralya’ya yapıyoruz. 2015 yılında Vietnam, Polonya, Mali, ABD, Almanya, Senegal, Güney Afrika Cumhuriyeti, Brezilya, Japonya başta olmak üzere 69 ülkeye 35,8 milyon dolarlık defne yaprağı sattık. İhracatımızda bu ürünleri haşhaş tohumu izliyor. ABD, Fransa, Norveç, İsviçre ve Slovakya başta olmak üzere 16 ülkeye 35,7 milyon dolarlık haşhaş tohumu ihracatı yaptık. 2015 yılında anason, rezene, kişniş ve ardıç meyvelerinde 11,9 milyon dolarlık, kimyonda 11,1, kuru kırmızı biberde 5,4 milyon dolarlık ihracat var.”
Bayraktar, tıbbi aromatik bitkilerde iyi tarım uygulaması yapanlara destek ödenmesinin, haşhaşın da bu kapsama alınmasının, işletme büyüklüğü 5 dekarın altında küçük aile işletmeleri kapsamında tıbbi ve aromatik bitki yetiştiricilerine de dekar başına 100 lira destek ödemesi yapılacak olmasının memnuniyet verici olduğunu belirtti. Şemsi Bayraktar, yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
“Pazar potansiyelini değerlendirmek için istenen miktar ve kalitede ürün üretilmelidir. Son yıllardaki yapılan ıslah çalışmalarıyla kekik, anason, kişniş gibi birçok tıbbi ve aromatik bitkide standarda uygun çeşitlerin geliştirilmiştir. Bu çalışmalar devam etmelidir. Türkiye, çok fazla sayıda ülkeye ürün göndermektedir. Bu kadar alıcının bulunduğu bir sektörde, böylesine geniş yelpazede ihracat teşvikleri artarak sürdürülmelidir. Tıbbi ve aromatik bitkiler alanında faaliyet gösteren üretici, toplayıcı, ihracatçı, sanayici, araştırmacı ve diğer tüm paydaşların koordinasyonunu sağlayacak sistem oluşturulmalıdır. Tıbbi aromatik bitkiler konusundaki bilimsel çalışmalar teşvik edilmelidir. Tıbbi ve aromatik bitkilerde tohumluk ve fide yetersizliği yaşanmaktadır. Kekik, adaçayı ve benzeri bitkilerde genetik materyal (tohum, fide, çelik) sıkıntısı bulunmaktadır. Bu bitkiler bir kalite ve aroma bitkisi olduğundan yağ içerikleri de önemlidir. O nedenle resmi kuruluşların özel sektörle işbirliği yapması gerekmektedir. Diğer taraftan en büyük sorunlardan birisi de tıbbi aromatik bitkilerde zirai mücadele sorunudur. Türkiye’de kekik ve adaçayı gibi tıbbi bitkiler için ruhsatlı hiçbir pestisit bulunmamaktadır. İvedilikle ruhsatlandırma çalışmaları başlatılmalıdır. Tıbbi aromatik bitkilerinde tağşişi (yabancı madde karıştırma) önlemek için denetimler sıkılaştırılmalıdır. Doğal toplama bazı ürünlerde ekonomik olsa da kalite ve standart için kültüre üretim yapılması gerekmektedir. Üretici teşvik edilmeli, ürün bazlı destek verilmeli, hasat sonrası ambalajlama, paketleme ve depolamayı sağlayacak tesislerin kurulması sağlanmalıdır.”