Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Mustafa Altuğ Atalay, su ürünleri sektörünün 2023 hedefleri doğrultusunda büyümesini sağlamak için bakış açısının değiştirilmesi gerektiğini belirterek, “Su ürünleri tesislerine nükleer santral algısı ile bakılıyor, bu değiştirmeli. Su ürünleri yetiştiriciliği çiftlikleri çevreye duyarlı, hassas bir üretim şeklidir, bunu kabul ettirmemiz gerekiyor” dedi.
İhracatın yıldız sektörlerinden su ürünleri sektöründe 2023 yılı hedeflerine ulaşmak için yol haritasını belirlemek amacıyla Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği tarafından, Çeşme Sheraton Otel’de “Su Ürünleri Sektör Değerlendirme Toplantısı” gerçekleştirildi. Yaşam Boyu Gelişim Merkezi (YAGEM) Müdürü Selçuk Karaata’nın moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıya Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Mustafa Altuğ Atalay, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, akademisyenler, üretici birlikleri, devletin sektörel temsilcileri katıldı.
İhracatın parlayan yıldızı
Toplantı, Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan’ın açılış konuşmasıyla başladı. Toplantının oldukça verimli geçeceğini belirten Kızıltan, sektörün tüm paydaşlarının bir araya geldiğini ve hem devletin hem de üretici birliklerinin neler yapması gerektiği noktasında çözüm önerilerinin paylaşılacağını ifade etti.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü Mustafa Altuğ Atalay su ürünleri sektörünün ihracatta yıldızı parlayan bir sektör olduğunu belirterek, 2003’ten sonra sektörün iki kat hızla büyüyen güçlü bir sektör haline geldiğini ve tarımsal hasıla olarak bakıldığında da yüzde 3’lük kısmı oluşturduğunu söyledi.
“Nükleer santral algısı değiştirilmeli”
Sektörün ivmeyle büyümesini hızlandırmak için yapılması gerekenleri de anlatan Atalay, “Birincisi su ürünleri tesislerine nükleer santral algısı ile bakılıyor, bu değiştirmeli. Aslında su ürünleri yetiştiriciliği çiftlikleri çevreye duyarlı, hassas bir üretim şeklidir, bunu kabul ettirmemiz gerekiyor. İkinci olarak hem yerelde hem de diğer sektörlerle yaşadığımız sıkıntılar var. Aşılama sıkıntısını 2008’den bu yana çözemedik. Aşılama yerleri çözülemedi. İzmir ve Muğla’da lojistik ihtiyaçları sağlayacak iskele alanları çözülememiş. Bunları çözmek için neler yaptık? Hem Kültür ve Turizm Bakanlığı hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bilgiler gönderdik, sunumlar yaptık. Onlara sıkıntıları anlattık. Kültür ve Turizm Bakanlığında iki genel müdür bu sorunlarda mı yaşanıyor, çözeriz dediler. Görüşmelerimizde hem yazılı olarak hem de sözlü olarak çözüleceğine dair ifadeleri tutanak altına aldık. Sektörle ilgili sıkıntılardan biri de kiralama sistemi, özel idarelere ve belediyelere geçmek üzereydi. Daire başkanımız ile Meclis’te sabahlara kadar bekledik, fakat merkez birliğinin çalışması sonucunda kiralamalar 2 yıl daha Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına kalacak şekilde uzatıldı. Bu aslında şunu gösterdi; sektör ve bakanlık daha çok bir arada olursa, daha kısa sürede sonuca ulaşırız” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Prof. Dr. Emre Alkin makro ekonomik verilerin yorumlanması konusunda sunum gerçekleştirdi. Ardından katılımcılar sektör hakkında görüş, değerlendirme ve önerileri paylaşarak, genel değerlendirme yaptı.