Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, tarım arazilerinin korunması amacıyla yürütülen çalışmalar kapsamında 49 ildeki 141 ovanın, koruma alanı ilan edildiğini belirterek “Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen bu ovalarımız artık ‘tarımsal sit’ gibi korunacak. Böylelikle tarımsal nitelik taşıyan ovalarımızın amaç dışı ve yanlış kullanımlar sonucu yok olmasını büyük ölçüde önlemiş olacağız.” dedi.
Çelik, Bazı Ovaların Büyük Ova Koruma Alanı Olarak Belirlenmesine İlişkin Kararı, AA muhabirine değerlendirdi.
Tarım arazilerinin korunması amacıyla yürüttükleri çalışmalar kapsamında 49 ildeki 141 ovanın koruma alanı ilan edildiğini söyleyen Çelik, “Hafta sonu Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararıyla tarımsal üretim potansiyeli yüksek, erozyon, kirlenme, amaç dışı veya yanlış kullanımlar gibi çeşitli nedenlerle toprak kaybı ve arazi bozulmalarının hızlı geliştiği bu illerdeki ovalar artık koruma alanı olarak belirlendi. Ovaların sınırları içerisinde yer alan onaylı planlı alanlar ile kararın yayımı tarihi itibarıyla ilgili mevzuatı uyarınca tarım dışı kullanma izni verilmiş olan alanlar için alınmış kararlar geçerliliği koruyacak.” diye konuştu.
Tarım arazilerinin etkin korunmasına yönelik Bakanlıkça birtakım çalışmalar yaptıklarını ifade eden Çelik, büyük ovaların korunmasının da bu çalışmaların önemlileri arasında yer aldığını söyledi. Çelik, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu doğrultusunda alınan bu kararla artık bu alanların tarım dışı kullanılmasına izin verilmeyeceğini bildirdi.
Söz konusu çalışmada, öncelikle ülkede isimleri en çok bilinen ovalardan başlamak üzere tarımsal bütünlük arz eden ve ova potansiyeli bulunan alanları dikkate aldıklarını belirten Çelik, şöyle devam etti:
“Ortalama eğimi yüzde 8’den az olan, 10 hektardan büyük planlı alanlar hariç büyük ova sınırları içerisinde kalan tüm araziler, büyüklüklerine bakılmaksızın büyük ova statüsünde kabul edildi. Toprak, iklim, topoğrafya ve ekolojik özellikleri, tarımsal üretim potansiyeliyle ilgili kriterler dikkate alınarak büyük ova sınırlarını çizdik.
Yürüttüğümüz bu çalışmalar kapsamında 6,92 milyon hektar alana tekabül eden 212 büyük ovayı tespit ettik. Büyük ovalar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararıyla ilan ediliyor. Bu çerçevede işlemleri tamamlanıp Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen 141 büyük ova koruma altına alınmış durumdadır. 212 büyük ovadan geriye kalan 34’ü, İl Toprak Koruma Kurul kararları tamamlanmış durumda. Diğer 37 ovanın ise İl Toprak Koruma Kurul kararlarının alınması süreci devam ediyor. Bu 71 ova da işlemlerin tamamlanmasına müteakip Bakanlar Kuruluna arz edilecek. Şu anda büyük ova tespit çalışmaları Bakanlığımız tarafından geliştirilen TADPortal yazılımıyla devam etmekte olup bu 212 rakamı daha da artabilecektir.”
Amaç dışı ve yanlış kullanımlar sonucu tarım topraklarının zamanla yok olduğuna dikkati çeken Çelik, “Oysaki 1 santimetre toprağın yaklaşık bin yılda oluştuğu göz önüne alındığında bu konudaki önleyici çalışmaların önemi ortaya çıkıyor. Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenen bu ovalarımız artık ‘tarımsal sit’ gibi korunacaktır. Böylelikle tarımsal nitelik taşıyan ovalarımızın amaç dışı ve yanlış kullanımlar sonucu yok olmasını büyük ölçüde önlemiş olacağız.” değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Çelik, düzenlemeyle tarımsal potansiyeli yüksek tarım arazilerinin korunmasının sağlanacağını vurgulayarak şunları kaydetti:
“Mevcut yerleşimler muhafaza edilecek, nüfus projeksiyonuna dayanılarak yerleşim yerlerinin çeperinde gelişme alanı belirlenecek, bu alanların dışında yeni yerleşimlere kesinlikle izin verilmeyecek, böylelikle amaç dışı kullanımlar önlenecek. Tarım topraklarının bitkisel üretim amacı dışında kullanılması anlamına gelen tarımsal amaçlı yapılar da ova bütünlüğünü korumak amacıyla ova sınırı dışına yönlendirilecek. Ova içindeki arazilerin tarım dışı amaçlı kullanılmayacağı kabulünden hareketle tarım arazilerinin spekülatif olarak yatırım amaçlı alınıp satılması önlenerek zorunlu olarak tarımsal üretimde kullanılması sağlanacaktır.”
– Ovaların bulunduğu iller
Karara göre, büyük ova koruma alanı olarak belirlenen 141 ovanın bulunduğu iller şöyle:
Adana, Afyonkarahisar, Ağrı, Aksaray, Ankara, Ardahan, Balıkesir, Batman, Bilecik, Bingöl, Burdur, Çanakkale, Çankırı, Denizli, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Hakkari, Hatay, Iğdır, Isparta, İzmir, Kars, Karaman, Kastamonu, Kayseri, Kilis, Kütahya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Mersin, Muğla, Muş, Nevşehir, Niğde, Sakarya, Samsun, Sivas, Şırnak, Tokat, Uşak, Van ve Yozgat.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, “Bizi rahatsız eden değerlendirme şu, sanki gıda enflasyonu, üretenlerin oluşturduğu bir tabloymuş gibi bazı çevreler tarafından takdim ediliyor. Böyle bir şey söz konusu değil. Esas üreticinin elinden çıktıktan sonraki zincire mutlaka müdahale yapılmalı, buradaki haksız kazancı sağlayanlarla ilgili bir çalışmalı yapılmalı.” ifadelerini kullandı.
Çelik, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünde (TİGEM) “Yerli Sebze Tohumculuğunun Geliştirilmesi Projesi” ve “Damızlık Hayvanlara Embriyo Transferi Projesi” konusunda düzenlediği basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Embriyo transferi projesi ile hayvan sayısında ne kadarlık bir artış beklendiği ve bunun et fiyatlarına nasıl yansıyacağının sorulması üzerine Çelik, şu anda 400-500 bin büyükbaş hayvan ithalatı yapıldığını belirterek, embriyo transferiyle amacın Türk hayvancılığını dışa bağımlılıktan kurtarmak olduğunu söyledi.
Çelik, embriyo transferi ile bir anlamda ırk ıslahının da gerçekleşmiş olacağına işaret ederek, “2016 yılı sonunda 15 bin civarında damızlık düve ithal ettik. TİGEM’in bünyesinde 32 bin baş damızlık hayvan var, ama bunun 15 bini bu kısa sürede geldi ve embriyo transferine hazır vaziyette.” dedi.
TİGEM bünyesinde 6 işletmede yoğun bir şekilde embriyo transferi yapılacağı dikkate alındığında, hayvan sayısı artışında ciddi mesafeler kat edileceğine işaret eden Çelik, ancak bunun bir sürece ihtiyacı olduğunu, 3-5 yıllık periyotta sonuçların görüleceğini söyledi. Çelik, “Kendi hayvan varlığımızı kendimiz temin edince de fiyat belirleme konusunda çok daha elimizin esnek olacağını belirtmek isterim.” ifadelerini kullandı.
Sertifikalı tohum kullanımına destek verilmesine ilişkin bir soru üzerine Çelik, ülkenin tohum ihtiyacını, açığı minimum düzeye indirme çabasında olduklarını belirterek, tohuma verilen destek rakamlarını da gözden geçirdiklerini kaydetti.
Çelik, “Sertifikalı tohuma geçtiği zaman üreticiye bir maliyet oluşturmayacak bir destek politikamızı şu anda çalışıyoruz. O konuda da son aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Bunlar, maliyetleri artırma değil, tekelleşme değil hem kamu, hem özel sektör bünyesinde yaygın şekilde tohum üretimimizi istediğimiz, ihtiyaç duyduğumuz noktalara taşıma adına yapılan çalışmalardır.” görüşüne yer verdi.
Bu konuda iddiaların yüzeysel, verimi esas almayan değerlendirmeler olduğunu belirten Çelik, ” ‘Bu acaba yerel tohumlarımızı baltalar mı, onları ortadan kaldırır mı’ bunun önlemlerini almış bulunuyoruz. Gerek en ücra noktaya kadar bunların satışını sağlayacağız gerekirse onların sertifikalandırılması konusunda teşviklerimizi artıracağız. Hem ekiminde bir sorun olmayacak, hem organik bölgelerde çok daha yaygın bir şekilde onların ekimini sağlayacağız. Dolayısıyla herhangi bir sorun söz konusu değil.” şeklinde konuştu.
– “Palm yağıyla ilgili bilimsel komisyonun çalışmasını tamamlamasını bekliyoruz”
Çelik, palm yağına ilişkin iddialara dönük, rastgele tartışmaların yapıldığını, konu sağlık olunca bu tip değerlendirmeleri saygıyla karşıladıklarını söyledi.
Bu konuyla ilgili bilimsel bir komisyonun kurulduğunu bildiren Çelik, şöyle devam etti:
“Çok da uzamayacak kısa süre içerisinde gerekli çalışmaları kamuoyuyla paylaşmış olacağız. Ama ilk etapta ‘Bu boyutlarıyla bir tehlike arz etmediği, belli bir santigrat derecede, 240 derecede ancak bu ve benzer mahsurların çıkabileceğini, oysa üretilen tüm mamullerde böyle bir ısının söz konusu olmadığı’ şeklinde bir ön değerlendirmeleri var. Ama biz insan sağılığını ilgilendiren böyle önemli bir konuda yüzeysel bir değerlendirmeden ziyade bilim komisyonunun çalışmasını hızlı bir şekilde tamamlamasını bekliyoruz. Oradan en doğru açıklamayı da kamuoyuyla paylaşmış olacağız.”
– “Gıdadan haksız kazanç sağlayanlarla ilgili bir çalışmalı yapılmalı”
Tarım ürünlerinde üreticiden alıcıya giden yolda aracıların kaldırılmasına yönelik bir çalışmanın söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bakanlık olarak üretici yani eli nasırlı çiftçi kardeşlerimizin ürettikleri ürünlerin tarlada ne kadar değer yaptığını ve piyasaya nasıl arz edildiğini hepimiz biliyoruz. 1 liraya tarladan çıkan bir ürün, eğer pazarda 5 lira ise bundan çiftçi kazanıyor anlamı çıkmaz. Çiftçi, el emeği, alın teri, göz nuru neticesinde uğraşıyor, didiniyor, kazanma gayreti içerisinde, emeğinin karşılığını alma gayreti içerisinde. Ama çiftçiden çıktıktan sonra pazara gelinceye kadar yaşanan bu zincir, halka, oralarda meydana gelen son derece önemli değişimler ve artışlar söz konusu. Tarımsal ürünler açısından 1 lira ile 5 lira arasındaki farka baktığınız zaman çok emeğin olmadığı, çok alın terinin olmadığı bir sektörün, bir zincirin çok daha fazla gelir elde ettiğini ve gıda enflasyonuna dönüştüğünü hep beraber görüyoruz. ”
Gıda enflasyonunun sanki üretenlerin oluşturduğu bir tabloymuş gibi bazı çevreler tarafından takdim edilmesinin kendilerini rahatsız ettiğini dile getiren Çelik, böyle bir durumun söz konusu olmadığını kaydetti.
Üreticinin hakkını alma gayreti içerisinde olduğuna işaret eden Çelik, “Ama esas üreticinin elinden çıktıktan sonraki zincire müdahale şart, mutlaka müdahale yapılmalı, buradaki haksız kazancı sağlayanlarla ilgili bir çalışma yapılmalı. İlgili bakan arkadaşlarımız da o alanda çalışıyorlar. Zincirle ilgili, bu pahalılığı, bu enflasyonu, bu artışı, haksız kazancı sağlayan zincirle ilgili diğer bakan arkadaşlarımızla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.