Uzmanlar “Baharda mide asit üretiminde artış olur, bu da reflü oluşumunu tetikler. Hastalar baharda dikkatli olmalılar” diyor.
Dr. Cengiz Pata, reflü hastalığı ile ilgili bilgiler verdi…
Reflü coğrafyaya göre değişiklik gösterir mi?
Gastroozofagial reflü hastalığı özellikle Batı toplumlarında daha sık görülüyor. Toplumun yaklaşık yüzde 15’i reflü şikayetlerini yaşıyor. Gelişme düzeyi yüksek toplumlarda modern hayatın getirdiği zorunluluklar reflü hastalığını tetikliyor. Az hareket etmek ve fast food tüketilmesi gibi alışkanlıklar, hastalığı ilerletiyor.
Reflünün sebepleri nelerdir?
Mide ile yemek borusu alt ucu arasında kapakçık benzeri bir alan vardır. Bu yapı; lokmaları yuttuktan sonra mideye geçişe izin verir ama normal şartlarda mideden yemek borusuna kaçışı engeller. Reflü hastalığında asıl sorun, doğuştan bu kapakçık benzeri yapının gevşek olmasıdır. Ayrıca karın içi basıncı artıran tüm olaylar (şişmanlık, gebelik, dar giyecek, ağır spor vb.) reflü hastalığının gelişmesini hızlandırır.
HAMİLELİKTE ŞİKAYETLER ARTIYOR
Reflünün sık görülen belirtileri neler?
Gevşek alandan yemek borusuna kaçacak ilk materyal mide asididir. Bu asit, mide dışında nereye değerse, tahriş edici yakıcı etki yapar. İşte reflü hastalarının en sık karşılaştığı bulgu, kaçan aside bağlı gelişip yemek borusu hizasında oluşan yanma hissidir. Hastalar sıklıkla ‘Ağzıma acı su geliyor’, ‘Göğsüm yanıyor, ağrıyor’ şikayetleri ile hekime başvururlar. Gögüs ağrısı ve yanma hissi nedeni ile reflü hastalarının bir kısmı kalp hastalığı endişesi ile öncelikle kardiyoloji bölümlerinde değerlendiriliyor. Reflünün diğer belirtileri arasında; yemeklerin geri kaçması ve yemeklerin ağza doluyormuş hissi oluşması da bulunuyor.
Tipik belirtileri dışında atipik belirtiler nelerdir?
Mideden kaçan asidin ilk yolculuğu yemek borusunda olur ama asit bazen ses tellerine, gırtlağa, kulak yollarına, akciğerlere ve ağza da kaçabilir. Bu gibi durumlarda ses kısıklığı, boğaz ağrısı, geçmeyen kuru öksürük nöbetleri gibi şikayetler görülür. Ayrıca nadir görülse de diş çürümesi ve diş renklerinde sararma gibi sorunlar da reflü hastalığının belirtisi olabilir.
Reflüyü tetikleyen unsurlar nelerdir?
Reflü hastalığını tetikleyen unsurların başında karın içi basıncının artması geliyor. Birçok kadın reflü hastasının şikayetleri hamilelikte belirginleşir, doğum sonrası ise kaybolmaya başlar. Kilo alımı da benzer etki yapar. Bele kuşak sarılması, dar elbise, korse benzeri dar iç çamaşırlar da reflüyü artırır. Karın kaslarını geliştirmek için yapılan hareketler de reflüyü tetikler. Ayrıca yaş ilerlemesi de olumsuz bir faktördür. Mide asidini artıran durumlar da reflü hastalığı gelişimini kolaylaştırır.
Reflü hastalığı mevsimlerden etkilenir mi? Bahar ayları geldi; alınması gereken önlemler var mı?
Asit, reflü hastalığının temeli. Midedeki asidi artıran durumlar, reflü hastalığını şiddetlendiriyor. Bahar aylarında mide asit üretiminde artış olur, bu da reflü oluşumunu tetikler. Reflü hastaları bahar aylarında daha dikkatli olmalılar; diyetlerine daha dikkat etmeli, kışın aldıkları fazla kiloları hızla vermeli, eğer şikayetlerde belirginleşme varsa ilaç tedavisine başlamalı ya da var olan tedavinin dozunu artırılmalılar.
Reflü hastalığı nasıl tedavi edilir?
Öncelikle diyet yapılmalı ve yaşam tarzında değişikliklere gidilmeli. Ayrıca az az, sık sık yenilmesi, akşam yemeklerinin hafif geçiştirilmesi, yağlı-salçalı ağır yemeklerden kaçınılması, alkol ya da sigara kısıtlaması gibi önlemler alınabilir. Yine kilo alımından kaçınılması, fazla kiloların verilmesi, yüksek yastıkla yatılması, karın kaslarını geliştirecek sporlardan kaçınılması gerekir. İkinci basamak, ilaç tedavisidir. Bu ilaçların asıl görevi asit oluşumunu engellemektir. İlacın kesilmesi tekrar asit oluşumu ile sonuçlanacağı için hayat boyu bu ilaçları kullanmak gerekebilir. Diğer tedavi yöntemleri ise gevşek olan kapakçık benzeri yapının sıklaştırılmasıdır. Bu amaçla endoskopik tedavi yöntemleri (Stretta) ve cerrahi müdahale (fundiplikasyon ameliyatı) düşünülebilir.
Asit baskılayıcı ilaç kullanımına rağmen reflü hastalığı geçmiyorsa ne yapmak gerekir?
Reflü hastalarının bir kısmında geri kaçan materyal ağrılıklı olarak safra ya da pepsin gibi alkali sıvılar içerir. Reflü tanısı olup klasik asit baskılayıcı ilaçlarla düzelmeyen hastaların kesinlikle reflü konusunda uzmanlaşmış bir gastroenteroloji kliniğine başvurarak gerekli testleri ve İmpedans pH metri yaptırmaları doğru olacaktır. Çok yoğun reflüsü olanlara standart dozlar yetmeyebilir, doz artırımı ya da ilaç kombinasyonları gerekebilir.
Bahar ayları alerjilerin en yoğun yaşandığı mevsimdir. Fakat bu yıl özellikle batı bölgelerde kış mevsiminin hafif yaşanması doğanın erken uyanmasına yol açtı. Ağaçlar erken çiçeklendi ve dolayısıyla da polen mevsimi başladı. Hapşıran, sürekli mendil değiştiren ve bu nedenle hekime başvuran kişi sayısında son günlerde artış oldu.
Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi’nden Prof.Dr. Günseli KILINÇ, bahar mevsimiyle artan alerjiler hakkında önemli bilgiler verdi.
Birçok ağaç poleni -meşe, karaağaç, zeytin, sedir, ceviz gibi- ve çim poleni de hem ciltte kontakt urtiker e hem de alerjik rinit ve solunum yolu alerjilerinin artmasına yol açar.
GÖZ VE BURUNDA KAŞINMA BAHAR ALERJİSİ BELİRTİSİ OLABİLİR
Saman nezlesi en sık rastlanan bahar alerjisidir. Burun, boğaz ve hatta gözde kaşıntı, sık hapşırma, nezle, geniz akıntısı saman nezlesi veya alerjik rinitte rastlanan yakınmalardır. Hapşırma kişilerin günlük yaşantısını etkiyecek kadar yoğun olabilir. Alerjik rinite sıklıkla kuru öksürük, nefes darlığı gibi astım belirtileri de eşlik edebilir.
Astım da bahar aylarında şiddetlenebilir. Nefes darlığı, hırıltılı solunum, öksürük, göğüste tıkanma hissi astım göstergeleri olabilir. Genellikle bu belirtiler nöbetler halinde seyreder; kendiliğinden veya tedavi ile tümüyle kontrol altına alınır. Bahar aylarında ağaç ve çim poleni dışında kedi-köpek tüyleri, iyi havalanmayan evlerde gelişen küf mantarı ve ev tozu akarı da astım belirtilerini arttırır.
TEK BAŞINA ÖKSÜRÜK ASTIM BELİRTİSİ OLABİLİR
Tipik astım nefes darlığı, hırıltılı solunum ile seyretmesine karşın uzun süren kuru ve irritan öksürük astımın habercisi olabilir. Birçok hekim başvurusu ve tedavilere rağmen düzelmeyen öksürük göğüs hastalıkları uzmanı tarafından solunum fonksiyon testleri yapılarak astım lehine değerlendirilirse tedaviye son derece iyi yanıt alınır. Alerjik rinit, sinüzit ve reflü de bu tür öksürük ayırıcı tanısında ilk planda akla gelmelidir.
İLKBAHAR ZATÜRRESİNE DİKKAT!
Grip ve benzer virüslerin özellikle ilkbahar başında pnömoni- zatürre ye yol açabileceği göz ardı edilmemelidir. Baş ağrısı, ateş, eklem ve kas ağrıları, yorgunluk dikkate alınmalı ve bu hastalarda ateş ve öksürük ön planda olmadığı için pnömoni arka plana atılmamalıdır. Özellikle sigara içen, altta yatan KOAH, kalp yetersizliği, diabet gibi kronik hastalıkları olan hastalar daha da önemsenmelidir.
İLKBAHAR ALERJİLERİNDEN KORUNMAK MÜMKÜN
Polen alerjisi olan kişiler bu mevsimlerde yaşamlarını bu yönde organize etmeliler. Örneğin dış mekânlarda en az zaman geçirilme ve tatil programını bu doğrultuda yapmalıdır. Ev içinde ve araçlarda polenlere karşı önlem alınmalıdır.
Astımlı hastalar özellikle bahar aylarında hekime düzenli gitmeli solunum fonksiyon testleri ve gerekli durumlarda radyolojik tetkikler ve alerji testleri ile klinik tanı netleşmelidir. Cilde uygulanan sulandırılmış alerjen ile ve özel kan testleri ile kişinin neye alerjik olduğu saptanabilir. Astımlı hastaların solunum fonksiyonları normal bulunabilir; hekim bu durumda uyarıcı bronş provokasyon testleri ile astım olup olmadığını belirlenmelidir.
Kaynak:Ülke Haber