Gıda Tarım ve Hayvancılık bakanlığında atama bekleyen Ziraat mühendisleri tarafından sitemize yoğun bir mail gönderildi. Sitemize gelen maili siz değerli okuyucularımıza sunuyoruz…
“ZİRAAT MÜHENDİSLERİ-DİRİLİŞ”
Ziraat Mühendisleri son birkaç ayda mesleki dayanışmanın önemi anlamış görünüyor. Sosyal medya üzerinden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sn. Faruk ÇELİK’e atama taleplerini ileten Ziraat Mühendisleri facebookta “ZİRAAT MÜHENDİSLERİ DAYANIŞMA PLATFORMU” adı altında bir araya toplanıyor. Sosyal medyadaki hareketliliğe bakılacak olursa Ziraat Mühendisleri ülkenin kolektif bilinç ve birliktelik ile kalkınacağının farkına varmış durumda.
“YENİ NESİL ZİRAAT MÜHENDİSLERİ VİZYON SAHİBİ”
Ziraat Mühendisleri ülkenin kalkınmasına öncülük edecek yeni tarımsal projeleri yakından takip ediyor. 2017 yılında hayata geçirilecek olan “MİLLİ TARIM PROJESİ” yeni nesil Ziraat Mühendisleri tarafından ilgi ile takip ediliyor. Sosyal medyada projenin hedeflerine ulaşmak için sahada aktif olarak çalışmak istediklerini belirten yeni nesil Ziraat Mühendisleri bakanlıktan ekim ayında atama beklediklerini de dile getiriyorlar.
“BAKANLIĞIN ZİRAAT MÜHENDİSİ ATAMALARI YETERSİZ”
Ziraat Mühendisleri dönemin Milletvekili olan Mesut DEDEOĞLU’nun 2013 yılında vermiş olduğu sor önergesinde “Personel Daire Başkanlığı verilerine göre bakanlığınız bünyesinde 39.374 dolu 20.371 boş memur kadrosunun olduğu görülmektedir.” ifadesine atıfta bulunarak o dönemden günümüze atamaların yetersiz olduğunu söylüyorlar. 2013-2016 yılları arasında toplamda 3.439 personel alımının yapıldığı ve 733 personelin ihraç edildiğinin bilindiği söyleniyor. Buna göre bakanlık bünyesinde şu anda toplamda 19.594 boş memur kadrosunun olduğu Ziraat Mühendisleri tarafından sürekli dile getiriliyor. Ayrıca Ziraat Mühendisleri Sn. Faruk ÇELİK’in “personel başına 250-300 işletmenin düşmektedir” ifadesinden yola çıkarak personelin verimliliğinin sağlanamayacağı kanaatinde. Bakanlığın yetersiz personel ataması yaptığı yönündeki eleştiriler sosyal medya da sürekli gündemde tutuluyor.
“DEVLET ERKÂNI TARIMIN STRATEJİK BİR SEKTÖR OLDUĞUNUN FARKINDA”
Başbakan Binali YILDIRIM: Tarım ülkesi için stratejik bir sektör olan tarım potansiyelimizi açığa çıkarmak ana hedeflerimizden birisi.
Eski Başbakan Ahmet DAVUTOĞLU: Her sektör ihmal edilebilir veya diğer sektörlerde bazı zaman kayıpları belki telafi edilebilir ama tarım sektörü, ihmal edilemeyecek bir sektördür. Çünkü insanoğlunun varoluşu doğrudan tarımla irtibatlıdır. Bu kadim kültürlerde böyleydi, modern kültürde böyle, şimdi küresel çağda da özellikle ülkelerin geleceği, stratejik bekası açısından en kritik sektör, hala tarım sektörüdür.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk ÇELİK: Şimdi tekrar tarımın önemini kavramaya başladık. Ülke olarak kırsaldaki meralarımızın, arazilerimizin, sofralarımızı şenlendiren yiyeceğe dönüşmesinin yolu, mutlak surette oralardaki imkânları kullanmaktan geçiyor. Bu konuda yoğun bir çaba içinde olacağız. Sanayileşeceğiz ama toprağımızı koruyacağız.
Maliye Bakanı Naci AĞBAL: Dünyada gıda sektörünün önemi gittikçe ortaya çıkıyor. Tarım ve gıda artık stratejik sektör. Her ülke kendi kendine yetebildiği ölçüde sürdürülebilir bir ekonomik yapıya sahip durumda.
“BAKANLIK ZİRAAT MÜHENDİSLERİ HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYOR”
Bakanlık bu konuda sessizliğini sürdürüyor. İstihdam çalışmaları ile ilgili henüz bir açıklama yapılmadı. 2016 yılı içerisinde verilen istihdam sözünün nihayete erdirilip erdirilmeyeceği, ihraç edilenlerin yerine alım söz konusu olup olmadığı bilinmiyor. Ayrıca bütçe sınırına maruz kalmadan Maliye Bakanlığından ihtiyaç kadar kadro talep edilip esilmedi de merak konusu. Ziraat Mühendisleri bu sessiz bekleyişten memnun görünmüyor.
ZİRAAT MÜHENDİSLERİ diyor ki;
Ziraat Mühendisliği sanıldığının aksine tek bölümden değil Bahçe Bitkileri, Tarla Bitkileri, Bitki Koruma, Tarım Ekonomisi, Tarımsal Biyoteknoloji gibi ayrı ayrı 21 bölümden oluşan bir meslek dalıdır. Bu meslek dalından her yıl binlerce kişi mezun olmakta ve sayıları 35 bini bulan işsiz ziraat mühendisleri camiasına katılmaktadır.
Buna rağmen bakanlık son 3 yılda sayıları 35 bini bulan işsiz ziraat mühendislerinin istihdamı karşısında çok küçük miktarlarda alım yapmıştır. Günden güne kamuoyunda yankısı giderek artan ziraat mühendislerinin kamu kurumlarında istihdamına gereken önemin verilmeyişi ciddi bir sorun haline gelmiştir.
Ziraat Mühendisliği mesleğinin icrası hususunda gerek kamu gerekse özel sektörde bir takım sıkıntıların olduğu ilgili kesimlerce gündeme getirilmektedir. Elbette sorunlar bir mesleği her açıdan mükemmel kılmanın ilk adımı olarak görülebilir. Mükemmelliğin gerçekleşmesi ise kendisine getirilen çözümlerden ibarettir.
“Neden ziraat mühendisleri istihdam edilmeli?” sorusuna aşağıda sıraladığımız yüzlerce sebepten yalnızca birkaçının cevap olacağı kanaatindeyiz.
- Bakanlık bünyesinde üreticilerimize işin uzmanlarınca birtakım modern tarım tekniklerinin kullanılması konusunda bilinçlendirme çalışmaları yürütülebilir. Bu çalışmanın gerekliliğini günümüzde birçok üreticinin halen daha modern tarım tekniklerini kullanmayıp, babadan kalma geleneksel uygulamaları devam ettirmesinden görülebilir.
- Özel sektör ham madde ihtiyacını çoğunlukla ithalat yoluyla karşılamaktadır. Bunların haricinde piyasada bulunan temel gıda ürünleri de ithalat yoluyla tedarik edilmektedir. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde iklim ve toprak şartlarımız bu kadar uygunken, toprağımız bu kadar bereketliyken ithalatın bu kadar fazla olması büyük bir sorunun göstergesidir. Toprağımızın verimli kullanımı da ancak bilinçli üretici ve uzman ziraat mühendisi ilişkisiyle olacaktır. Bu bilinci sağlamak da önce biz ziraat mühendislerinin, sonra da arkamızda bizi destekleyen devletimizin görevidir.
- Türkiye’de toplam tarım arazisi 27 milyon hektarın üzerindedir. Buna nispeten ortalama işletme büyüklüğü yaklaşık 6 hektardan ibarettir. Bu durumun başlıca nedenleri arasında tarım işletmelerinin sayısının 1,6 milyon civarlarında ve küçük ölçekli olması, tarım arazilerinin çeşitli sebepler ile parçalı olması, meydana gelen aksaklıklardan dolayı arazilerin toplulaştırılamaması gösterilebilir. İfade ettiğim birkaç istatistiki veri dahi Türkiye tarımında dekara düşen verimliliği önemli oranlarda azaltmaktadır. Bunların dışında tarımsal potansiyele haiz arazilerin değerleme aşamasında da ciddi sıkıntılar olduğu bilinmektedir. Bu sıkıntıların çözümünde ise tarım ekonomisini iyi bilen mühendislerin istihdamı kilit noktadadır.
- Ülkemizin en önemli kaynaklarından olan su ve suyun korunumu konuları da doğrudan ziraat mühendisinin çalışma alanına girer. Tarımda kullanılan suyun miktarı, toprağın kirletilmemesi gerekliliği, verilen gübrelerin yer altı sularını kirletme olasılığı gibi durumlar GTHB’nin istihdam edeceği mühendislerle beraber birebir projelendirilip ilgilenmesi gereken konulardandır. Çünkü verimli sulama ve toprak kirliliği doğrudan ziraat mühendisinin çalışma alanına girer.
- Önemli bir diğer husus şudur ki; tarım işletmelerinin önemli bir kısmı ölçekleri bakımından faaliyetlerini kayıt altına almamaları, planlı bir üretim dönemi gerçekleştirmemeleri, üretim desenlerini ekonomik çerçevede ele almamalarından kaynaklı ekonomik kayıplar yaşanmaktadır. Bu ve benzeri sorunların aşılmasında ziraat mühendislerinin sahada çalışmasını öngören işletme bazlı modelde eleman ihtiyacı çok açıktır. Mevcut durumda bir ziraat mühendisine 300-350 arası işletme düşmektedir. Bahsi geçen süreçlerin etkin bir biçimde yürütülmesi için bir ziraat mühendisine düşen işletme sayısının azaltılması gerekmektedir. Bu netice ziraat mühendislerinin istihdamının ne kadar gerekli olduğunu ortaya koymaktadır.
- Ziraat mühendislerinin istihdamı son yıllarda ciddi bir sorun olmuştur. Özel sektörde insancıl şartlarda çalışamayan, özlük hakları verilmeyen uzman ziraat mühendislerinin devletin gerekli gördüğü kısımlarda istihdam edilmesi hem nitelikli iş gücü kaybının önüne geçmek açısından, hem de ülke tarımının geliştirilmesi açısından önemlidir.
- Son dönemde mesleğimizin prestiji özellikle istihdam ihtiyacı dolayısıyla düşüştedir. İnsan sağlığını doğrudan etkileyen bu kadar önemli bir görevimiz olmasına rağmen prestijimizin bu kadar düşük olması ilgili kurumların ziraat mühendislerini bu güne kadar yeterince desteklememesinden kaynaklıdır.
- Bunların haricinde spresifik ancak son yıllarda önemi gittikçe artan Tuta absoluta (Domates güvesi) gibi zararlıların ürün fiyatlarını önemli oranda artırdığı ortadadır. Bu örnekten yola çıkarak tüketilen bitkisel ve hayvansal ürünlerin hastalık ve zararlılara karşı korunumu ziraat mühendislerinin işidir. Yine aynı örnekten yola çıkarak denilebilir ki, eğer o dönemde bitki koruma ve tarım ekonomisi uzmanı mühendisler tarafından etkili bir yayım yapılsaydı ekonomide bu denli bir hasar oluşmazdı. Bugün domates güvesinin verdiği zararı, yarın bir başka zararlı verebilir. Yahut meyve sebzeler üzerinde büyük bir salgın hastalık görülebilir. Bunları çözmek ziraat mühendislerinin iş tanımına girmektedir. İlgili kurumlarda ziraat mühendisi istihdamıyla böyle bir olayda birinci elden söz sahibi olup, bu sorunları engelleme gücüne erişebilecektir.
- Tarım ürünlerinde izlenebilirlik ve sürdürülebilirlik konuları da doğrudan ziraat mühendislerinin ilgi alanına girmektedir. İzlenebilirlik bir ürünün hasat edildiği tarihten gıda ürünü olma sürecine gelinceye kadar bütün aşamaların gözlemlenmesi ve aksaklıkların giderilmesi anlamına gelmektedir. Sürdürülebilirlik ise bu sürecin devamlılığına işaret etmektedir. İlgili kurumların bu konunun sıhhatini sağlaması bu süreçlerin takibini ilgili ziraat mühendislerine vermesiyle mümkün olacaktır.
- Geleceğin yakıtı olarak adlandırılan biyodizelin üretimi de ziraat mühendislerinin iş alanına girmektedir. Bitki artıklarının, hayvan gübresinin yeniden değerlendirilmesi sonucu elde edilen biyogaz gelecekte tarım makinaları uzmanı ziraat mühendisi arkadaşlar tarafından üretilip geliştirilecektir. Ülkemizin fosil yakıttan çevre dostu yakıta geçmesi gerektiği göz önüne alındığında özellikle tarım makinalarından anlayan ziraat mühendislerinin devlet tarafından istihdam edilmesi doğal kaynakların korunumuna da doğrudan etki edecektir.
- Bakanlığımızın bir diğer önemli faaliyeti de hayvancılıktır. Ülkemiz hayvancılık konusunda oldukça zengin bir coğrafya olsa da birçok Avrupa ülkesiyle kıyaslandığında hayvan varlığının verimsizliği ortaya çıkacaktır. Büyükbaş, küçükbaş, kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde ve arıcılıkta Türkiye’nin hak ettiği yolu kat etmediği malumdur. Bu hedefin gerçekleşmesi de ancak modern hayvancılık ilkelerinin uygulanmasıyla gerçekleşecektir. Modern hayvancılık faaliyetlerinin yönetilmesi hususunda zooteknistlere önemli görevler düşmektedir.