GDO – BİOTEKNOLOJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ AÇILDI.
Biyoteknoloji Araştırma Merkezi açıldı”
”Biyoteknoloji Araştırma Merkezi açıldı”başlığı ile ajansların medyaya geçtiği bu haberin kamouyunca anlaşılması için başlığına GDO’ yu ekledik, okuyucularımızın takdirine sunarız.
İŞTE HABER:
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bağlı Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü bünyesinde kurulan Biyoteknoloji Araştırma Merkezinin açılışı, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker tarafından gerçekleştirildi.
Açılış töreninde konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, biyoteknolojinin mevcudiyetinin suni bir tarım üretimi artışı olmadığını, organik tarımın, muhafaza edilerek daha etkin bir şekilde yeniden üretimin sağlanması üzerine olacağını dile getirdi. Başbakan Davutoğlu, Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nin açılışıyla Türkiye’nin bitki çeşitliliğinin özelliklerini, dünya teknikleriyle muhafaza edecek, geliştirecek ve bunları ıslah edecek kapasiteye kavuşacağını vurguladı. Biyoteknolojinin etik boyutuna herkesin dikkat etmesi gerektiğini kaydeden Başbakan Davutoğlu, “Biyoteknoloji sadece bir tekniğin geliştirilmesi ve onun üzerinden üretimi, sağlık ya da tarımla ilgili adımların atılması değil. Aynı zamanda büyük bir ahlaki ve etik boyut da getirir, o da klonlanma üzerinden. Bunun yol açabileceği insan neslinin tahribatına yol açabilecek boyutlar ya da tarımda GDO’lu ürünler üzerinden insanın dokusunu, doğasını da değiştirebilecek yediğiniz şeyler karakterinizi etkiler” ifadelerini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, bazen hayatı bütüncül görmekten kopulduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti: “Zannediyoruz ki yediklerimiz nesnedir, biz özneyiz. Biz istediğimizi seçer, yeriz ve o bizi etkilemez. İnsanoğlu, sıradan bir depo değildir, yediğini depolayan sonra harcayan bir depo değildir. İnsanoğlu, o doğa içindeki üretimi kedisine taşıyan, onu şekillendiren ama onun tarafından da şekillenen bir varlığa sahiptir. Sürekli GDO’lu ürünler yiyen bir neslin, ne kadar suni, iki-üç nesil sonra aynı o lezzetli elmalardan suni, görünüşü güzel ama lezzeti olmayan elmalara geçildiği gibi nesillerimiz de bozulur. Biz, o bozulmayı fark ettiğimizde bir daha asli meseleye dönemeyiz. Biyoteknololjk çalışmaların olduğu her yerde ister Sağlık ister Tarım Bakanlığı mutlaka etik bir boyut, hatta felsefi bir boyutu da içine katmak, eğitimin içinde onu vermek gerekir. Biyoteknoloji eğer sağlıklı genlerin muhafazası, bunun geliştirilmesi, ıslah edilerek etkinliğin artması yönünde çalışılırsa olumlu sonuçlar doğurur. Başta söylediğimiz niteliksel değişimlerin önü açılır. Ama aynı biyoteknoloji eğer suniliği ve onun üzerinde organik olamayan bir hayatı önüne çıkartırsa işte o zaman gerçekten varoluş anlamında kıyameti beklemek gerekir. Çünkü bir daha insanoğlu ve doğanın o çeşitliliği kazanması mümkün değil.”
Bu anlamda çevre, iklim, tarım ve sağlık bilincinin hepsinin birbirini tamamlayan hususlar olduğuna işaret eden Başbakan Davutoğlu, Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nin bu perspektifle hayata geçirildiğine inandığını dile getirdi. Başbakan Davutoğlu, artık toplumların birbiriyle iç içe yaşadığını, yanlış uygulamalar yaygınlaştığı zaman bir anda bütün ülkeyi, dünyayı etkisi altına alabileceğini vurguladı.
TOPLUMSAL BİLİNÇLENME ÖNEMLİ
Kendisinin Dışişleri Bakanı iken Birleşmiş Milletler’de (BM) yapılan çevre toplantısına katıldığını hatırlatan Başbakan Davutoğlu, ilginç bir tartışma yaşandığını anlattı. Davutoğlu, Dünya İklim ve Çevre Zirvesi için yapılan bir toplantıda birçok resmi görüşün ifade edildiğine değinerek, şöyle konuştu:
“Baktım ki herkes kendi ülkesinin perspektifiyle yazılı metinden resmi görüşlerini açıklıyor. Ama konu bütün insanlığı ilgilendiren bir konu. Yaklaşık 40 bakanın katıldığı bir toplantı, bir müddet sonra sıkıcı bir hal aldığında yazılı metni bir kenara bırakarak, bütün oradaki dışişleri bakanlarına ithafen şunu söyledim, şimdi resmi görüşümü okumayacağım size. Bunu herkese dağıtarak da okuyabiliriz. Ama sizi bir şeye davet ediyorum. Bizler dışişleri bakanları olarak dünyanın her yerinde ülkemizin ulusal pozisyonunu, milli görüşünü savunmakla yükümlüyüz. Bu bizim görevimiz ama iş çevre, iklim, tarım, insanlığın varoluşu söz konusu olduğunda, bizim ulus devletlerin dışişleri bakanları olarak değil de insanlığın içişleri bakanları olarak konuşmamız gerekir. Bütün insanlığın geleceğinden sorumlu bakanlar gibi davranmamız gerekir.”
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı başta olmak üzere, üniversitelere, tarım sektöründeki şirketlere, kurum ve kuruluşlara çağrıda bulunmak istediğini bildiren Başbakan Davutoğlu, “Sizin üzerinize aldığınız emanet, insanlığın varoluşuyla ilgili bir emanettir, sıradan bir görev değildir. Herhangi bir şekilde kar dürtüsüyle, daha fazla kar edeyim dürtüsüyle kesinlikle tarımın, biyolojik çeşitliliğin dokusunu, doğasını bozacak ihtiraslardan uzak durun” dedi.
Başbakan Davutoğlu, GDO’lu ürünler üzerinden dış görüntüsü çok iyi ama içeride insanın kendi doğasını da değiştirecek yanlışlıklardan Türkiye’nin azat kılınması gerektiğine dikkati çekti. Devlet olarak her türlü tedbiri aldıklarını vurgulayan Başbakan Davutoğlu, bu tedbirin yanında önemli olanın toplumsal bilinçlenme olduğunu dile getirdi.
HEDEF 40 MİLYAR DOLARLIK TARIMSAL İHRACAT
“2023 hedefleri doğrultusunda 150 milyar dolara varan tarımsal üretim, 40 milyar dolara varan tarımsal ihracat planlıyoruz” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: “Bu anlamda 2023 hedeflerinde sulanabilir bütün alanların sulanması, toplumlaştırma üzerinden miras yoluyla parçalanmış bütün alanların birleştirilerek tarımın verimlilik alanının genişlemesi yönünde kesin kararlı bir politika benimsedik. İnşallah bu anlamda dünyanın en büyük ilk 5 hatta 3 tarım ülkesi arasına girmek için de 2023 yılına kadar çok yoğun bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz. Birçok alanda projeyi gündeme soktuk, bunları takip etmeye devam edeceğiz. Türkiye’nin ilk EXPO’su olan 2016 Antalya Botanik EXPO’su ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Dünyanın ılıman iklim kuşağındaki en büyük bitkiler bahçesini Yalova’da hizmete açtık. Dünyanın 3. büyük tohum, gen bankasını 2010’da kurduk, bu yolla tohumlarımızı ve genlerimizi muhafaza etme imkanı bulduk. Türkiye’nin bütün tarımsal alanını takip eden, kayda geçiren, merkezden kontrolünü çiftçilerimizle interaktif bir şekilde sürecin yönetildiği bir bilgi sistem merkezini kurmuş olacağız.”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, bilgiyle üretimi, teknolojiyle verimliliği bir araya getirdiklerini söyledi. Konya’da dün tarım fuarının açılışındaki mobil güneş enerjisiyle çalışan mobil sulama sistemi projesinin kendilerini heyecanlandırdığını dile getiren Başbakan Davutoğlu, birçok Havza’da sulama sıkıntısı olduğunu, sıkıntının bu sistem yoluyla aşılabileceğini belirtti. Başbakan Davutoğlu, “Patenti bize ait. Mesele bilgiyi aktarmak değil, bilgiyi aktarmak ya da teknolojiyi taklit etmek değil, mesele bilgiyi yeniden üretebilmek ve kendinizin ürettiği bilgi üzerinde teknolojiyi kurabilmek” dedi.
Biyoteknoloji Araştırma Merkezi’nin teknoloji ve gen araştırmaları konularında yapacağı çalışmaların yanı sıra eğitim kurumu olarak insan yetiştirme yönüyle de teknolojiyle bütünleşik bilginin örneklerini sunacağını belirten Başbakan Davutoğlu, merkezin oluşumuna katkıda bulunanlara teşekkür ederek, hayırlı olmasını diledi.
Bakan Eker: “Bir bitkinin gen haritasını bütün detaylarıyla çıkarabiliyoruz”
Açılışta konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker de, 59 araştırma enstitüsünü özel sektöre ve sanayicilere açtıklarını söyledi. Bakan Eker, “Bu sene 15 milyon lirayı tarım, hayvancılık ve gıda alanında sahadaki somut problemlere somut çözümler getirmek için hazırlanan araştırma projelerini finanse etmek için kullanıyoruz” dedi.
Dünyanın en büyük 3. Tohum Gen Bankasını açtıklarının altını çizen Bakan Eker, 117 bin çeşit örnek tohum muhafaza ettiklerini bildirdi.
Biyoteknoloji Araştırma Merkezinin bitki ıslahı noktasında çalışmaların dünyadaki en son teknik ve teknolojilerle yapılacağı bir merkez olduğuna işaret eden Bakan Eker, şöyle konuştu:
“12 ile 15 yıl zaman alan bitkideki bir ıslah çalışması doğal yollarla tabiatta melezlenerek yeni çeşit gelişiyor. Bütün dünyada önemli ülkeler ıslah çalışmaları yapıyor. Biz de bu teknoloji merkezinde 12-15 yıl zaman alan bir tohum geliştirme sürecini 5 yıl azaltmak sureti ile 12 yıl ise 7 yıla indiriyoruz. Tamamen doğal yollarla geliştirdiğimiz teknikler ve teknolojilerle. Dünyanın en önemli merkezlerinden biri. Burada enzim başta olmak üzere birçok yeni ürün üretebiliyoruz. Mesela gıda endüstrisinde kullanılan enzimleri ithal ediyorduk. Böyle bir merkezde şimdi bunların üretilmesi mümkün. Genetik haritalama çalışmaları yapılıyor. Bir bitkinin gen haritasını bütün detaylarıyla çıkarabiliyoruz. Kaybolma tehlikesi altında olan türler başta olmak üzere bütün endemik bitki türlerimizi yani Anadolu coğrafyamıza mahsus, başka yerde olmayan 4 bin 200 tür endemik bitki var. Bunların hepsinin doku kültürünün tabii olarak çoğaltılıp emniyet altına alınmasını yapabiliyoruz.”
Biyoteknoloji Araştırma Merkezi
Merkez, 720 metrekarelik bir alan üzerinde kuruldu. Bünyesinde 7 laboratuvar ve tam donanımlı özel sera bulunuyor. Biyoteknoloji Araştırma Merkezi, Moleküler Bitki Islahı, Doku Kültürü ve Genetik Transformasyon ve Mikrobiyal Biyoteknoloji Birimi olmak üzere üç birimden oluşuyor. Biyoteknoloji Araştırma Merkezinde, klasik ıslah programlarında 10-15 yıl süren çeşit ıslahını, doku kültürü tekniği kullanarak 4-5 yıl kısaltmak, virüs ve patojenlerden ari bitki elde etmek, gıda ve tarım sektöründe kullanılan mikroorganizmaların izolasyonunu ve tanımlanmasını yapmak, mikrobiyal biyoteknoloji araştırmalarının yapılmasını sağlamak gibi faaliyetler yürütülecek.
kaynak: http://alotarim.com/index.php/bilim-teknoloji/item/918-gdo-bioteknoloji-arastirma-merkezi-acildi
-
İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğüne Suat Parıldar atandı
-
Taşra Teşkilatı Yer Değiştirme Yönetmeliği yayımlandı
-
TAGEM’de Bazı Bürokratlar Görevden Alınarak Yeni Atamalar Yapıldı
-
KPSS 2024/4 tercih kılavuzu yayımlandı
-
Kamuda çalışan mühendis, mimar ve şehir plancılarından ücretlerinin iyileştirilmesi talebi
-
Kandıra Karpuz Festivali Renkli Görüntülere Sahne Oldu